26 Nisan 2013 Cuma

Yoksa kırmızı kadın aşık mı oluyor?


Hani dün akşam bir yazı yazmıştım ya duygularla alakalı. O gece uyuyamadım biliyor musunuz.
Sanırım o tanıştığım kişiye aşık oldum...
Kanka olarak takılıyoruz ama bilemiyorum.
Çok farklı hissettirdi beni. Sanki hiç bu zamana kadar hissetmediğim şeyler bunlar. Çok farklı. Çok sade. Çok içten. Çok derin geliyor bana. Gece uyuyamadım ve içten gelerek ağladım. Yorganın altında 1 saat mi 2 saat mi düşündün bilemiyorum. Ama uzundu. Şu an bile bunları yazarken ağlayacak gibi hissediyorum. Bu duygunun bu hissin bir tarifi yok mu? 
Yol gösterin bana. Bir şey söyleyin. Neler oluyor bana böyle?

25 Nisan 2013 Perşembe

Bi duygu bu kadar yoğun yaşanır mı?


Herkese merhaba. Sorgusuz sualsiz direk konuya dalıyorum valla içimi dökmem lazım!

Az önce bir şarkı dinliyordum. Bi de sormayın gitsin regl haftamdayım... Bilirsiniz kızlar, o hafta hepimiz farklı haller içinde oluruz. Bende de başladı. Aşık mı oluyorum bilmiyorum da çok yoğun bir duygu bir şey adını henüz koymadığım bir şey hissediyorum. Şarkının en ufak bir sözüne ağlayacak gibiyim. (Dokunsanız ağlarım modu). Hani bilmiyorum daha 1 gün oldu tanışalı bu kişiyle de onunla alakası da var mı hiç bilmiyorum. Neyse bu kişiyi bi geçelim de...
Çok duygusalım ki anlatamam. Sarılacak biri, belki birlikte aynı anda ağlayacak birini istiyorum yanımda. Ama bu nasıl bir his ben onu anlatamıyorum daha. Bi küskün haller, nedir bu garip hisler? 
Anlayamıyorum ki arkadaş! Dalıyorum gidiyorum uzaklara resmen. 
Uzun zamandır sanki bunu hissetmemiştim. Uzun zamandır sanki böyle hiç olmamış gibiyim. Garip. Ama hoş. 
Yakın zamanda çıkar bunun gizemi zaten. İnanın buradan gitmek istiyorum ben. Anca gidersem mutlu olacak gibiyim. Ah şu yaz da bir türlü gelemedi. Aslında yaz geldi. Okullar da kapansa, şu sınavlar da bitse de gitsem bir yerlere kafamı dinlesem...

5 Nisan 2013 Cuma

Kırmızı Kadın New York'a Gitmek İsterse...


Herkese merhabalar! Umarım herkes bu güzel Cuma gecesini güzel geçiriyordur. Beni soracak olursanız New York'ta geziyorum. Hahahah, keşke gerçekten orada olsaydım. :) Maalesef ki orada değilim. Ama sizlerle New York ile ilgili isteklerimi paylaşmayı düşünüyorum. Hadi başlayalım.
    
   Bu güzel ışıklar şehrini hep keşfetmek istemişimdir. Manhattan olsun, Brooklyn olsun teker teker gezmek görmek istediğim yerlerdir. Hani şurada bir şey de kalmadı. 2 sene sonra Üniversite, ondan sonra kendi hayatına atılış... Dünyayı gezmek istiyorum. Hiç durmadan. New York denen bu güzel yeri baştan aşağıya görmek istiyorum. Hatta şu an mesela evden kaçıp gitmek isterdim. İnanın şu an bunu yapabilmiş olmayı da isterdim. Yapmış olsam diyecekler en fazla nereye gitmiş olabilir diye. Tabi ben kaçışımı gerçekleştirirken, burası da karışacak. En iyisi kaçma bırak o zamanı bekle. :D 


Mesela New York'ta akşam yemeği için bir mekandasın. Yemeğini yerken aynı zamanda şehrin manzarasını da izliyorsun. Karşı masada oturan sarışın yakışıklı çocuk da seni izliyor. Ama önce fark etmiyorsun. Kafanı çevirirken, göz göze geliyorsunuz. Sonra gülümsüyor. Sen önüne yemeğine bakıyorsun. Bir kaç dakika sonra dayanamayıp yanına geliyor. Sana masada yalnız olup olmadığını soruyor. Yalnızım diyorsun ve yanına oturmak istediğini söyleyince izin veriyorsun. Sonra masana geliyor ve yemeği birlikte paylaşıyorsunuz. 
Üstelik hiç tanımadığın biri. Oldukça da yakışıklı diyelim. Yemekten sonra sana şehri gezdiriyor... Ne kadar harika olurdu öyle değil mi? Tabi bu bir hayal ürünü. Ama asla gerçekleşmeyecek diyen olmadı. Kim bilir belki de gerçekleşir. :)

3 Nisan 2013 Çarşamba

Aşk Engel Tanımıyor! Dizilerde Bile...


Fox kanalında yayınlanan "Lale Devri" dizisini izliyor musunuz? Bilmiyorum ama, birazdan size oradan örnek alarak bir şey anlatacağım. İzleyenler bilir, Yeşim ta ilk bölümlerden beri zaten Çınar'a aşıktı. O da yüz vermezdi. Bir ara birlikte oldular. Sonra Toprak falan gelmişti. İlerleyen bölümlerde de Yeşim sırf bu ikisi tekrar birleşiyor diye ve Çınar'a olan aşkından intihar etmişti. Sonra dizide pişmanlıklar, hatalar, yalanlar artmaya başladı. Bende diziyi hiç kaçırmadan seyrediyorum. Yeşimde hatalar yaptı, oyunlar oynadı. Ama hepsi aşkı içindi. Savaştı. Yeşimin ölümüyle tabi seyircide yıkıldı haliyle. İşte konuyu şuraya getireceğim; 

Ben de o karakterin yerinde olsaydım, evet aşkım için sonuna kadar savaşırdım. Pes etmezdim. Oyunsa oyun, yalansa yalan... Her şekilde onu kazanmak istiyorsam kazanmak için uğraşırdım. Ne olursa olsun bir kere aşkın gözü kördür. Bunu biliyoruz. Ama gerçekten uzun zamandır seviyorsan ki bu o dizideki gibiyse sonuna kadar gidilmeli. Dizinin eski bölümlerinde Çınar inkar ediyordu mesela. Neyi inkar ediyorsun? 
"Yapamıyorum Yeşim" diyordu. Neyi yapamıyorsun? 
O kız az mı çekti senden. Şimdi burada suçu Çınar'a atıyoruz. :D Ama gerçekten öyle süründürdü kızı. Gerçek hayatta da yaşanıyor bunlar. Önceden birlikte oluyorlar, sonra ayrılıyorlar. Ama kız delice aşık, erkek ise yüz vermiyor. Gidiyor başka kızlarla birlikte oluyor. E afedersin de ben de olsam peşinden giderdim. Süründürse de o kadar canımı yaksa da bırakmazdım peşini.

Diziyi izliyorsanız anlatmak istediğimi az çok anlamışsınızdır. Aşk engel tanımıyor. Ne olursa olsun. Ne yaşanmışsa yaşansın güçlü olmayı aşkınızla savaşmayı bilin. Ben diziden örnek göstermek istedim. Gerçekte de yaşanıyor bunlar.

Şimdi dizinin yeni bölümlerinde Yeşim yok ya ben izlediğimde "Oh olsun bu Toprak bunları hak etti." diyorum. Hak ediyor abi, tamam burada senariste kızmam lazım ama üzgünüm. :D 
Toprak ve Çınar ayrılsın diye yine her şeyi Yeşim'in annesi ve ortakları yapıyor valla helal olsun! Ha mesela Yeşim ölmemiş olsaydı keşke diyorum dizide. Çünkü Çınar & Yeşim ilişkisini desteklerdim. Olaylıydı. Entrika vardı işin içinde ama aşktı işte. Bakalım bu cumartesi akşamı yeni bölümünde bomba sahneler olacakmış. Finali nasıl olacak acaba? Türk dizileri iyidir aslında. Bu tür dizileri severim ama bu gerçekten iyi bir yapıt. 
Kızdığım bir diğer noktaysa, dizideki aşkın gerçek olmasıydı. Çok eskiden Tolgahan Sayışman & Serenay Sarıkaya birliktelerdi. Kız diziden ayrıldı. Tolgahan'da Selen Soyder ile çıkmaya başladı. Gerçekte de Tolgan ile Serenay Sarıkaya yakışıyordu. Neyse bu kadar dedikodu yeter. Medya faresine döndük iyimi. :D 
Medya Faresi mi? Aaaaaaaaa! Bakın aklıma bir şey geldi. Neyse belki böyle bir bölüm yaparız ne dersiniz? :)

27 Mart 2013 Çarşamba

İçimi Göremiyorsunuz.


Gecenin bu saatinde ben burada ne arıyorum? 
Konuşacak birilerini...

O kadar çok bunalıyorum ki bazen, bu şehri terk etmek istiyorum. Ama henüz bunu yapmak için erken bir yaş. Lanet olsun ki büyüyemedik bir türlü. Gerçi büyüsek ne olacak? Dertler, sorunlar bitecek mi? Çocukluklarındaki gibi masum kalabilecekler mi insanlar? Herkes üzerime geliyor bir bilseniz. Sıkışıyorum. Arada kalıyorum. Dağların arasında bazen eziliyorum. Ben çok sessiz biriyim. İçimde bir damla kötü niyet barındırmıyorum. Bunu tabi bir ben bir Allah bilir. 
Ama insanlar iyi niyetimizi de yanlış algılıyorlar. Artık herkes ön yargılı olmuş! 
Böyle nasıl gidecek bilmiyorum. Kararsızlıklar yaşıyorum. Oldukça farklı bir dönemden geçiyorum. Ama bir türlü anlaşılamıyorum. Sorunu kendimde aramıyorum. Ben bir sorunum olduğunu da düşünmüyorum. Yardıma ihtiyacım falan yok!
Seviyorum ama terk ediliyorum. Yine sevmeye çalışıyorum ama onu düşünüyorum. Yapamıyorum. Gitmiyor, yürümüyor bazı şeyler. Ne kadar zorlasan da itemiyorsun. Zorla da olmuyor. Asıl anlatmak istediğim konu insanların bizleri anlayamaması. Her şey değişiyor. Bizler de öyle. Ben bir an evvel buradan kurtulmak istiyorum. Bazı insanları tanımamış olmayı çok isterdim. Benim daha diyecek bir lafım kalmadı sanırım... Tükendim.

26 Mart 2013 Salı

Merhaba Blogger Ailesi!


Herkese merhaba! Öncelikle hepiniz hoş geldiniz. :)

    Sizler benim yazdıklarımı okuyacaksınız, ben sizlerin sorunlarınızı, dertlerinizi dinleyeceğim. Hep birlikte sorunlarımızı aşacağız. Ne var, ne yoksa içinizi dökmek istediğiniz birini aradığınızda, ben hep burada olacağım. Gerek özel mesaj, gerek yorum mesajıyla istediklerinizi yazabilirsiniz. 

Beni tanımıyorsunuz. Ama bazen tanımadıklarımıza anlattıklarımız, iyi gelmez mi?

İyi biriyim. Gencim ama bir çok şey yaşadım diyebilirim. Bende sizlerden biriyim. Kırmızı rujuna düşkün, sürmeden duramayan biriyim. Beni daha fazla merak ettiniz galiba? Yengeç burcuyum. Bir kız olarak neler yaşadık bunları paylaşmalıyız! Hadi bize katılın, ailemizi oluşturalım. Bu ilk blog deneyimim değil. Yönettiğim başka bir blog daha var. Ama o biraz daha kişisel. Bu sefer kimliğimle değil, gizlilikle, merakla yazılarıma başlayacağım. O yüzden yeni blog'um herkese hayırlı olsun. :)

Hepinize öpücükler.